13 Kasım 2016 Pazar

Bir Hayvanın Onuruyla Ölme Hakkı

Birkaç gün İstanbul Etiler’de, Boğaziçi Üniversitesi’ne doğru giderken, Hisarüstü’nde caddenin ortasındaki refüjde yürüyen bir yavru setter çarptı gözüme. Otomobili hemen kenara çektim, herhalde evinden kaçmıştı.

Hayvana yaklaşınca bir setter yavrusu değil, safkan cocker olduğunu gördüm. Yavru setter sanmamın sebebi, yavru köpeklere özel sıska hali ve savruk yürümesiydi. Yaklaştıkça şaşkınlığım arttı, gördüklerimden korktum.

Dişi. Zayıflıktan derisi kaburgalarının arasına girmiş, ortada sadece kemikleri kalmış. Gözleri iltihaplı, belki de biri hiç görmüyor. Sırtında, poposunda ve ayağının yanında polipler var. Sokakta kaldığı için uyuz olmuş. Ve bunların hepsinin üzerine -tabii ki- yaşlı.

Derisinin haline ve kokuya aldırmadım, kucakladım, en yakındaki veterinere, Küçük Bebek’teki Vet Station’a götürdüm. İnsana, otomobile alışık. Kucağıma almama izin verdi, otomobilin arka koltuğuyla ön koltuk arasında yere kıvrılıverdi.

Veteriner hekimler Dilek Ercivan ve Remziye Coşar şüphelerimi doğruladılar. Tahmin ettiğim bütün hastalıklar var. Ayrıca meme tümörü ve kulaklarında enfeksiyon da var. Üstelik gerçekten çok yaşlı. 10-12 civarı.

Bu zavallı kızın içine düştüğü durum aslında çok tipik: Köpek bebekken bir heyecan alınır, çok sevilir, oynanır, büyük ihtimalle iyi bakılır. Ama bir gün gelip de, yaşlanıp hastalanınca ne yapılır? Sokağa atılır! İstatistiki bir bilgi var mı bilmiyorum, ama ne yazık ki Türkiye’deki binlerce, onbinlerce hayvanın kaderi bu.

Neden bu ülkede yaşlı ve hasta bir hayvanın onuruyla ölme hakkı yok? 

Onu yıllarca yaşadığı evden, sevdiği insanlardan ayırmak ve sokakta ölüme terk etmek ne kadar onurlu bir davranış? 

Nasıl bir insan bunu yapar? Siz, çocuğunuz, anneniz, babanız yaşlanıp hastalandığında bunu mu yapıyorsunuz? 

Bunu değiştirmek için ne yapacağız? Devletin bir şey yaptığı yok. Ne zaman bir şirket, sosyal sorumluluk projeleri arasına hayvanları katacak?

İsmini bilmediğim yaşlı cocker şimdi Vet Station’da. Yıkandı, uyuz iğnesini oldu, gözleri ve kulağı temizlendi, antibiyotik tedavisine başlandı. İlk gün üç kap mama yedi. Yemeğe ve bol bol su içmeye devam ediyor. Zayıflıktan buruşmuş derisi azıcık toplandı. 

Her gün uğruyorum. Sokulgan ve iyi huylu. Cumartesi günü tasmasını takıp sokağa çıkardık. Tuvalet eğitimi aldığı için kaç saat geçerse geçsin, içinde durduğu kafese yapmıyor çünkü! Biraz hareketlenmesi sevindirici ama gözleri çok az gördüğü için merdivenlerden yardımımız olmadan inemedi ve çıkamadı. Bunun üzüntüsünü sadece orada olan anlar! Şimdi ne olacağını bilmiyorum. Belki tümörleri için ameliyat olması gerekecek. Peki sonra? 

Vet Station Tel: (212) 263 18 29

2 yorum:

  1. Annesini babasını bile ölüme terkeden insanların olduğu ülkedeyiz. Oysa hayvanlar bile ölmek üzere olan bir canlıyı terketmez. Gerçekten insan diyemediğim canlıların arasında yaşamaktan utanıyorum.

    YanıtlaSil
  2. Dilek hanım o sizin kısmetiniz, bence onu sahiplenmelisiniz. Sizin karşınıza çıkmasının bir anlamı olmalı

    YanıtlaSil