31 Ekim 2016 Pazartesi

Köpekler Hakkında Bilmeniz Gerekenler!

Köpekler Hakkında Genel Bilgiler

Köpekler doğdukları andan itibaren insanlara karşı sevgi duyarlar. Bu şekilde dünyaya gelen tek hayvan türü köpektir.
Bu nedenle siz köpeklere yakınlık göstermeseniz de onlar sizi çoktan benimsemiştir. Yeni aldığınız köpeğiniz sahibi olduğunuzu hissettiği andan itibaren kokunuzu benimsemiştir. Bulunduğu mekanlarda özellikle sizin eşyalarınızın üzerine uyumayı tercih eder. Sizin kokunuz onu rahatlatır.
Annesinden yeni ayrılmış olan köpek sahibini en yakın dostu olarak görmektedir. Köpeklere davranışlarını kontrol edebilmeleri için yardım ettiğiniz taktirde sizin sadık dostunuz olmamaları için hiç bir neden kalmayacaktır.


İnsanlarla çok iyi dostur köpekler. Dostluklarının yanında, insanlar onları pek çok amaç için kullanmaktadır.

Koku alma duyuları çok gelişmiştir. İnsanlardan binlerce kat daha iyi algılayıp ayırdedebilirler kokuları. Bu yetileri sayesinde kayıp insanları bulabilirler.

Polis köpekleri aldıkları özel eğitim sayesinde tehlikeli maddeleri bulabilir. Gene eğitimli köpekler, sakat veya kör kişilerin en iyi dostu ve yardımcısı olabilir.

Aynı insanlar gibi, köpeklerde eğitim alabilir ve becerilerini geliştirebilir. Bu eğitimlerin en zoru K9'dur. K9 köpekleri zor bulunur ve çok pahalıdır.

İnsanlarla binlerce yıldır beraber yaşayan köpeklerin en faydalı oldukları konu herhalde çobanlara yaptıkları yardım ve korumadır.

Soğuk iklime sahip bölgelerde köpekler, insanlara kızakları çekerek yardımcı olur. Bu tür soğuk iklim köpekleri bir günde 150 km yol katedebilir.

TIRNAK

Köpeginizi düzenli olarak yürüyüse çikariniz.Tirnaklarinin dogal olarak asinmasi onun için en iyisidir.
Kedinizin tirnaklarini “törpülemesi”için sert bir zemin saglayiniz, bunu kendiniz hazirlayabilir veya hazir olarak alabilirsiniz.
Köpeginizi senede en az iki kez parmak aralari dahil tras ettiriniz (uzun tüylü irklar için).
Her yürüyüstten sonra köpeginizin parmak aralarini ve tirnaklarini kontrol edip temizligini yapiniz.

Bunu yaparken kesinlikle yapay temizlik malzemeleri kullanmayiniz.


KULAK
Köpeginizin kulaklarinin içine kesinlikle su kaçirmamaya özen gösteriniz.
Aracinizda giderken köpeginizin açik camdan disari bakmasini engelleyiniz.
Herhangi bir kulak probleminde veterinerinerinize danismadan müdahalede bulunmayiniz.
Uzun tüylü irklar için kulak tüylerini kisa kestirmeye özen gösteriniz.
Cocker gibi uzun ve sarkik kulakli irklar için kesinlikle özel su kaplari edininiz ve kulaginin islanmasini engelleyiniz.
Köpeginizin beslenmesinde veterinerininize danisiniz.
Özellikle otluk alanda gezindikten sonra kulagini kontrol ediniz.(“pisipisi otlari” vs.)
Kulak problemi olan hayvanlardan kedi ve köpeginizi uzak tutunuz.
En çok 6 ayda bir kedi ve köpeginizin kulaklarini veterinerinize kontrol ettriniz.


DİŞ

En çok alti ayda bir düzenli olarak veterinerinize dis kontrolü için gidiniz.
Kesinlikle uygun olan kuru mamayi kullanmaya özen gösteriniz. · Köpeklerinize sekerli, yumusak, bakteri üremesine uygun, yiyecek vermeyiniz.
Agiz kokusu olan köpek ve kedinizi hekiminize götürünüz.

DERİ

Köpeginizi insan sampuanlariyla yikamayiniz.
Köpeginizi en sik ayda bir kez yikayiniz.
Kedinizi çok kirlendigi zaman yikayiniz.
Köpek ve kedinizin dis parazit mücadelesini düzenli olarak veterinerinize yaptiriniz.
Beslenme konusunda veterinerinize danisiniz.
Düzenli olarak kedi ve köpeginizi tarayiniz.
Kedi ve köpeginizi deri problemi olan diger hayvanlardan uzak tutunuz.
Hayvaninizin derisi ve tüyündeki degisiklikler konusunda veterinerinize danisiniz.
Hayvaninizin direkt günes isigindan faydalanmasini saglayiniz.

GÖZ
Köpeginizin trasinda (uzun tüylü irklar için) göz etrafini iyice açtiiniz.
Aracinizda giderken köpeginizin açik camdan disari bakmasini engelleyiniz.
Göz problemleri için veterinerinize danismadan müdahalede bulunmayiniz.

Köpek pedagojisi artık bu aşamada size yardımcı olmaya başlıyor. Pedagoji uzmanları köpeklerin gelişim sürecini takip altına alarak köpeklerin yönlendirmeye çalışırlar
Köpeğinizin kendi kontrolünü sağlayabilmesi adına eğitilmesini istiyorsanız eğiticinin ciddi bir eğitim almış olmasına dikkat etmelisiniz. Eğiticiler her köpek ırkına ve cinsiyetine göre farklı bir eğitim yöntemi seçerler. Ayrıca verdikleri eğitimde köpeğin sahibinin kişiliği de rol oynamaktadır. Köpekler 2- 3 günlük oldukları günden yaşamlarını devam ettirdikleri güne kadar öğrenmek için hazırdırlar. Uzmanlar ise köpeklerin 6 ve 8. haftalarında eğitilmeye başlanmalarının daha iyi olacağı düşüncesindedirler. Çünkü araştırmalar köpeklerin 6 ve 8. haftaları arasında olgunlaşma dönemine girdikleri ortaya çıkmıştır.

Bir Köpeğin Sahibinden İstekleri

1-Benim hayatım 10-15 yıl sürer. Senden ayrılığım bana acı verir. Beni almadan önce bunu düşün.
2- Bana, senin benden istediklerini anlayacağım bir süre ver. 
3- Benim içimde sevgi duygusu uyandır ben bununla yaşarım. 
4- Bana hiç bir zaman uzun süreli darılma ve cezalandırmak için bir yere kapatma. Senin hayatında iş, eğlence ve arkadaşların var. Benim hayatımda ise sadece sen varsın. 
5- Arada sırada benimle konuş. Sözlerini anlamasam bile bana yönelttiğin sesini anlarım. 
6- Bana daima nasıl davranılması gerektiğini bil. Ben hiç bir zaman unutmam. 
7- Beni dövmeden önce aslında dişlerimle kemiklerini un ufak edebileceğimi, ancak asla böyle bir yola başvurmayacağımı düşün. 
8- Beni "isteksiz, tembel ve inatçı" diye azarlamadan önce düşün: Belki yediğim yemek dokunmuştur, belki güneşin altında uzun zaman kalmışımdır veya halim kalmamıştır. 
9- Yaşlandığımda benimle ilgilen, bir gün sen de yaşlanacaksın. 
10- Her zor anımda yanımda ol, "benim içim kaldırmaz" veya "ben görmeden olsun" deme, çünkü benim için her şey seninle birlikte daha kolay. 

27 Ekim 2016 Perşembe

"PEKİ YA BİLİYOR MUYDUNUZ ?


Peki ya biliyor muydunuz bir köpeğin barınakta ve sokakta nasıl yaşadığını, neler çektiklerini ? Hiç insanlardan sokak ortasında sırf kendiniz olduğunuz için dayak yediniz mi ? Hiç sokakta, çöp kutularında bir parça ekmek bulabilmek için emek sarf ettiniz mi ? İnsanlar sizden iğrenirken hiç birazcıkta olsa üzüldüğünüz oldu mu ? Hiç sokakta kendinden büyük köpeklerle kavga ettiğiniz ve tartışma da yaralı çıktığınız oldu mu ? Peki bu durumda insanlar köpeklere acıdı mı ? Hiç umursadı mı ? Kulaklarına gelen o inleme seslerini umursayıp balkondan yada pencereden baktıkları oldu mu ?
Bir sokak köpeği her gün tek tek çöp kutularını gezerek bir parça ekmek ararken insanlar karınlarını tıka basa doldurup artık yemekleri çöpe atıyorlar. Sokak köpekleri çamurlu, tozlu, kirli, soğuk bir betonda yatmaya razıyken insanlar daha çok konfor bekliyorlar. Peki insanların sokak köpeklerine pis, kirli, iğrenç demeye hakları var mı ? Kendi yarattıkları şeye iğrenç diyebilen bir insanlık benim gördüğüm. Bir sokak köpeği tartışma da kendinden büyük köpekler yüzünden yaralanıyor. İnsanlar sadece "yazık" demekle yetiniyor. Bazıları bile onu demeye üşeniyor gerçi... Ben de şimdi onlara böyle bir vicdana sahip oldukları için "yazık" diyorum... Bir de barınağı tercih etmeyip köpeğini Petshop gibi sağlıksız yerlerden alanlara. Hiç gittiniz mi barınağa ? Hiç baktınız mı o masum, "beni al lütfen" diyen gözlere... Hiç barınakta bir köpekle ilgilendiniz, onu sevdiniz mi ?
Barınağa terk edilen köpekler arasında büyük köpekler küçük köpekleri yaralıyor hatta öldürüyor. Bazı barınaklarda biraz bekledikten sonra sahiplenilmeyen köpekler uyutuluyor. Tek umutları insanlar... Ama o umutları da bir işe yaramıyor gerçi... Demek istediğim en azından bir kez olsun barınakları ve sokakları düşünün... Nasıl yaşadıklarını, neler çektiklerini düşünün... Sizce onlar fazlasıyla sabretmiyorlar mı ? Barınaktaki köpekler barınağa bir insan geldiğinde umuda kapılıyorlar lütfen en azından bir tanesinin isteği gerçekleşsin... İstedikleri sadece sevgi ve sıcacık bir yuva... Çok mu gördünüz siz insanlık !"

Ben Cins Köpek Değilim Beni De Sahiplenir Misin?

Afedersiniz cins olmak zorunlu mu ? Yada secereli olmak ? Yada illaki bir Golden Retriever olmak...
Ben cins değilim, secereli de değilim. Umursamıyorum gerçi, farkım yok ki benim. İnsanlar hiç bir zaman sokaklarda ve barınaklarda sahipsiz başıboş köpeklerin neler çektiğini bilemeyecekler. Onlara barınak kelimesi bir şey çağrıştırmıyor. Şahsen yavru köpeği tatlıdır diye alıp 1 yaşını doldurmadan büyüyüp koca bir cüsseye sahip olduğu için sokağa atanlar var. Şu anki zamanda cins almak bu kadar önemli mi ? Cins alınca ne fark oluyor çok merak ediyorum ? Melezler köpek değil mi, insanlarla dost olamıyorlar mı ? Sahiplerini sevemiyorlar, koruyamıyorlar mı ? Fazlalık mı ? Değil... Bir sokak köpeğinin gözlerinin içinde parıldayan umut ışığına kaç insan dönüpte bakmıştır bileniniz var mı ?
Sırf sahiplenilmedi diye bir köpeği zehirleyip öldüren bir insan ve gidip köpeğin zehirleneceğini bildiği halde cins yavru bir köpek alan insan. Benim gözümde bu insanların arasında hiç bir fark yok. Neyse ki insan değilim, insan olsaydım insanlığımdan utanırdım eminim. Madem sokak köpeklerini sahiplenmiyorsunuz, sevmiyorsunuz o zaman sokak köpekleri de üretmeyin. Cins yada melez köpeklerin yaptıkları her doğumdan sonra yavruların bazıları sahip bulamıyorlar ve doğru barınağa gidiyorlar barınakta ve sokakta bulunan köpeklerin artması da insanların suçu. Hiç bir sokak köpeği böyle bir dünyada yaşamak istemezdi eminim. Ama iyi ki ben şanslıyım. İyi bir ailem oldu ve daha önemlisi mutluyum. Yine de her bir insanın bir kez olsun barınağa gitmelerini ve gözleri umutla parlayan o sokak köpeklerine bakmalarını isterdim...

Hachiko'nun Ağzından..

HACHİKO'NUN AĞZINDAN...
Hayatımın çoğunu bir sahiple, yada sadece sokakta geçirebilirim diye düşünüyorum... Çünkü beni kucağına alan adam boynuma bir tasma geçirip bir sepete koyup bir yere postalamadan önce belki de son kez anneme bakmışımdır. Gerçi bir çok yavrusu olduğu içinde benim oradan ayrılmış olmama pek umursadığını sanmam. Uçak yolculuğunu da pek sevmem gerçi nasıl olsa hiç bir zaman rahat durduğum da olmamıştı. Bir adam tarafından bir yere taşınırken bile rahat durmamıştım ve sonunda kafesim yere düşüp kırılmıştı. Zaten tahtadan bir kafesti. Kırılan bölgesinden dışarı çıktığımda hava çok soğuktu ayrıca karanlıktı, bir sürü gelip geçen insan vardı. Hepsinin yaydığı duygu farklıydı. Bazılarında endişe, bazılarında korku, bazılarında mutluluk, bazılarında ise hüzün... Oradan oraya herkesin ayağının dibinde koşarken hiç biri beni fark etmedi, fark edenler bile bakmaya tenezzül bile etmediler.
Artık koşmayı bıraksam mı diye düşünürken önümde bir insan durdu. Kendisi mutluydu ayrıca her yere özellikle bana karşılıksız sevgiyi saçıyordu. Bu sevgi duygusu benim üstümde fazlasıyla rahatlamama yol açıyordu ve gerçekten bu soğuk hava da o insanın sevgisiyle ısınmıştım diyebilirim.
"Bir sahibin yok mu ? Kayboldun mu yoksa ? Hadi gel..." diyerek etrafa bakarken beni kucağına aldı. Kesinlikle orası da sıcaktı doğrusu, rahatlama hissi... Bir çok yer gezip benim sahibimi arayıp durdu, tabii ki kimse benim sahibim olmadığı için bulamadı ve evine geldiğimizde de beni acele acele salona yerleştirdi. Bunun anlamı o benim sahibim miydi ? Evet kesinlikle ben onu seçebilirdim, o benim için belki de dünyada ki en özel şeydi... Evet tam da böyle düşünüyorum! Yanımdan o vakit ayrıldığında dayanamadım, hep her zaman yanında olmam gerektiğini hissettim. Odanın kapısını açıp merdiven denilen şeyden bir kedi gibi sessizce yukarı çıktım ve bir odaya girdim. Yumuşacık bir yatak üstünde özel insan. Bir sevgi göstergesi ve kabullenme olarak elini yalamak istesem de birinin ayağını yaladığım da bunun evin annesi olduğunu anladım. O bağırıyordu ki bu da beni evde istemediği anlamına geliyordu. Özel insan alıp beni dışarda ki klübeye koyup gittiğinde özlemle onun arkasından baktım. Keşke gitmesen...
Bir kaç gün geçti ve evin annesi beni eve kabul etti. Sahibim dediğim o özel insan ise sürekli sarı bir topu gidip ona getirmem için çabalıyordu. İyi de bunu neden yapmam gerek ? Hiç bir zaman o topun peşinden koşmamıştım. Bu arada öğrenildiğine göre de ismim Hachi'ymiş. Sahibini karşılıksız seven Hachi ile tanışın!
**********
Aradan 1 yıl geçti. Sahibim işe gitmeye başladığında onu şu ana kadar hiç yalnız bırakmadığım gibi bu iş zamanında da yalnız bırakmak istemiyordum bu yüzden her gün tren istasyonu denilen yerin önünde bekliyordum. Geri döndüğünde, kapıdan çıktığında ise ona sarılıyordum, beni seviyordu birlikte eve doğru yürüyorduk. Tüm günüm onu beklemekle geçiyordu ve o sarılması gerçekten karşılığını veriyordu. Her yılım, her günüm bunu yapmakla, sahibimin işinden dönmesini beklemekle geçti.
Ama sonra bir gün canım nedenini bilmediğim bir şeye sıkıldı. Sahibimin bugün işine gitmesini istemiyordum ama elinde dosyasıyla bana "geliyor musun Hachi?" diye gülümseyerek sorduğunda yanıt vermedim. Sahibimde gelmeyeceğimi en azından öyle olduğunu anlayınca kendi başına tren istasyonuna doğru yol aldı. Biraz sonra sarı topumu kaptığım gibi açık bahçe kapısından tren istasyonuna doğru koşturdum. O kadar hızlıydım ki ben bile nasıl yetiştiğimin bile farkına varmadım ama sahibimi tam kapıdan girecekken yakaladım. Önce anlamadı ama elimde ki sarı topumu alıp merakla bana bakarak "oynamak mı istiyorsun Hachi ?" diye sorduğunda havladım, evet sen gitme biz birlikte oynayalım dedim. Sarı topu attı, almayacağımı umuyordu belki de ama gitmesin diye aldım, belki de onu tekrardan sevindirmek için... Bu sefer daha uzağa attığında bile üşenmeyerek gidip aldım ve geri getirdim öyle mutluydu ki dünyada ki belki de en güzel gülümsemeydi dedim. Bende mutlu olmuştum çünkü onu mutlu görmek beni mutlu ediyordu ve onu her daim seviyordum.
Yine de sarı topu alıp trene binip işine gittiğinde birazcıkta olsun üzülerek geri gelecek diye düşünüp aynı yerimde beklemeye başladım. Bir süre bekledim bekledim bekledim, ama bugün geri gelmedi. Gelmesi gereken saatte geri gelmedi. Herkes kapıdan çıktı ama o yoktu. Herkes bana üzüntü içinde bakıyordu, herkes çok üzgündü bunu hissediyordum. Sonra bir daha hiç gelmedi. Sürekli onu orada bekledim, evin annesi ve onun kızı beni almaya gelse bile evden kaçtım bir daha da hiç bir yere gitmedim gittiğim tek yer tren istasyonunun önüydü, sahibimi her daim beklediğim yer... ama o yoktu... Hiç bir zaman geri gelmemişti.
Yine de bir umuttur bekliyordum, onun geleceğini umuyordum. Gelecekti ve birbirimize sarılacaktık sonra eve gidecektik. Öyle değil mi ? Ben her zaman onun yanındaydım, 1 saniye bile onun yanından ayrılmamıştım, onu çok seviyordum. Yüzünü yaladığımda onun bana taraf akan sevgisi paha biçilemezdi! Ve ben onu özlemiştim. Her yıl onu beklemiştim, karşı taraftaki dükkanın kedisi bile ne yaptığımı anlayamayarak orada öylece boş gözlerle bana bakıyordu. Yıllar geçti, tam 10 yıl... Ben pes etmedim. Hiç bir zaman etmeyecektim... O geri gelecekti, bir gün onu görecektim dedim... Herkes hayret içinde bana bakarken ben hala tren istasyonunun kapısının açılıp onun çıktığını görmeyi bekledim. Geri gelmedi.
Kışın soğuktu ve ben yaşlanmıştım. Belki de son günümdü... Ama o geri gelebilirdi, beni bu soğuk kış gününde sevgisi ile ısıtabilirdi... dedim. Bugün hayatımın sonu ve ben onu görmeyi umuyordum. Tren istasyonunun önüne yattım ve her zaman seni bekleyeceğim sahip dedim... her zaman seni bekledim ve bekleyeceğim... sen özel bir sahipsin, benimsin... seni seviyorum dedim... Ve ben Hachi...Sahibini koşulsuz seven Hachiko...

Hayat Onlarla Güzel

"Aranızda evde hayvan besleyen vardır.Evet bir hayvan beslemek çok güzel bir şey.Ona bakmak,ilgilenmek,sevmek,karnını doyurmak,yerini temiz tutmak...Şöyle bir düşünün her gün yürüdüğünüz o yolda bir hayvan var.Bu bir köpek ya da kedi olabilir.Şimdi düşünün o bütün gününü nasıl geçiriyor?Sabah korku içinde uyanıp ürkek bakışlarla etrafı kolaçan ediyor ona zarar vermek isteyen biri var mı diye.Kahvaltı etmek için yiyecek bulmaya çalışıyor.Ama bir şey bulamıyor.Çaresizce etrafa bakınıyor belki bir hayır sever ona yiyecek verir diye...Bir insan çıkıyor karşısına yiyecek bulma umuduyla o insanın peşine takılıyor.Ama korkunç şeyler yaşıyor.Bu sefer hiç bir insana yaklaşamaz oluyor.Çareyi çöp kutularında buluyor.O bozulmuş,kokmuş yiyecekleri yiyince hasta oluyor o insan ve başka insanlar bu hayvandan tiksiniyor.Sizce bu adil mi ?
Bunlar konuşulunca acıyan insanlar var sadece acıyorlar o kadar.Onlara yardım etmek yerine yalan bir acıma duygusu...Sokak hayvanlarının hepsinin gözlerinde bir endişe vardır bunu dikkatli bakınca anlarsınız.onlar her zaman endişeli.Şu an düşündükçe içim bir hoş oluyor nasıl yapıyorlar,nasıl kıyıyorlar,nasıl vicdanları rahat ediyor?Cezalarını bile çekmiyorlar o yolda,o aynı yolda ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar...
Şimdi ne olur onlara yardım et onlar senin dostun,onlar senin can yoldaşın,onlar senin sırdaşın...Onların bir suçu yok hayatlarını böyle yaşamak zorunda değiller.Ne olur sen de biraz bilinçlen elinden hiç bir şey gelmiyorsa bile kapının önüne bir kap su bir kap yemek koy.Onlara yardım et.Ne olur onlara zarar verme,kıyma onlara eğer zarar verirsen sana nasıl bir kin taşıdıklarını bil.SENDEN TEK İSTEDİĞİM ACIMASIZ VE VİCDANSIZ OLMA.
UNUTMA HAYAT ONLARLA GÜZEL..."

Ben Bir Sokak Köpeğiyim

Ben bir sokak köpeğiyim, hani o pis deyip aşağıladığınız cins köpekleri tercih edip yardım bekleyenleri es geçip kenara attığınız köpeklerden... Bu zamanlarda barınak diye adlandırılan ve insanların ziyaret etmeye üşendiği o yerde bir sürü bir umuttur bekleyen köpeklerin yaşadığı yerdeyim. Evet bende 1 şans istedim, kimse benim gibi iğrenç bir sokak köpeğine o şansı layık görmemişti. İnsanların gözü cinsten başka bir şey görmek bilmiyor. Tatlıdır diye alınan ama büyüyünce sokağa atılan köpeğim ben. Hiç siz insanlar bir sokak köpeğinin barınaktan kurtarıldıktan sonra neler yaşadığını düşündünüz mü ? Hiç hayatının nasıl değiştiğini düşündünüz mü ? Ben düşündüm bu hissi yaşamalarını istediğim bir sürü arkadaşım var.

Bir sokak köpeğini biri sahiplendiği vakit o köpek yeni sahibine minnet duyar ve karşılıksız sevgiyi sahibine aşılar. Eski günleri ve şimdiki günlerini düşünür. Sırf birazcık sevgi istediği için sokağa atıldığı ve kaç yıl bekledikten sonra bir yuvaya sahip olduğu anları düşünür. Birazcık demeyeceğim fazlasıyla mutlu olur. Çünkü birinin, yeni sahibinin ona sevgiyi bahşedeceğini düşünür, bilir. Hayatta yeni doğduğunu düşünür, yeni bir başlangıç yapar hayata. Yeni sahibine fazlasıyla bağlanır, insanlar anlamasa da sahibine “seni asla bırakmayacağım, hep yanında olacağım” der. Cins köpeklerin yaşadığı hayattan farklı olacak ama… Neden mi ? Çünkü o bir sokak köpeği. Cins değil, sokakta gezerken insanlar yüzüne bile bakmayacak, insanlar nasıl der “cinslerin verdiği güzelliği yaratamayacak” belki ama en azından onu barınaktan yada sokaktan kurtaran sahibi onu bir dost olarak kabullenecek.

Ben bunları düşüne dururken köpeğine eş arayanlar, çiftleşmesi gerek vs. diyen insanlar, bir kez analık-babalık duygusu yaşamaya hakkı var diyen insanlar, yavrusunu göreyim diyen insanlar var. Çok gördüm ben… Köpeklerin annelik-babalık duyguları yoktur. Sırf insanlar böyle yavrularını göreyim vs. diye diye yavruları gördüler ama barınakların ne halde olduklarını göremediler. Bile bile yapan insanları da hiç sevmiyorum. İnsanlar ne diyordu “hayvansever” mi ? Hah benim bahsettiğim bu bile bile yapan insanlar hayvansever değil! Kim gelipte gördü barınağı ? Ben barınaktan evlat edinilmiş bir köpek olarak şunu diyebilirim her gün, her hafta cins olsun kırma olsun bir sürü köpek geliyor barınağa… Neden ? İşte bu yavrusunu göreyim vs diyen insanlar yüzünden… Sen insanoğlu gördün ama o görmek istediğin yavrular bilinçsiz insanlar yüzünden sokağa atıldı, barınağa bırakıldı… Aralarında kaç tane cins…

Hani insanlar cins istiyor ya… Bir sürü para verip alıyor. Barınakları ziyaret etseydiniz para verip aldığınız o cins köpekleri de görürdünüz bütün o köpeklerin arasında… Ama insanların istediği köpek kusursuz olmalı. Yavru olmalı, cins olmalı, secereli olmalı, Golden retriever olmalı. Siz insanoğluna tek şunu diyorum; “her köpek kusursuzdur, kırma-cins fark etmez size aynı sevgiyi verir, sizi aynı şekilde karşılık beklemeden sever, sizin için canını bile verir! Ama bu sevgiye layık olmayan bir insan olduktan sonra arayın arayın cins. Bakmayın barınağa… zaten kim gidipte barınağı ziyaret edeyim demişti ki…?”

Beni Yine Sevebilir Miydin İnsonoğlu?

Beni Yine de Sevebilir Miydin ?



Hatırlarım da ben yavruyken barınakta, o zor şartlarda çırpınır dururdum. Hiç istemezdim pis, bütün köpeklerin seni ezdiği, bazı zamanlar da bu yüzden aç kaldığın o bütün kafeslerin bulunduğu barınak denilen yerde. 2 ayaklı canlılar -sanırım insan deniyormuş onlara- pek barınakları ziyaret etmezlerdi. Gelen insanlarla birlikte sıcak yuvalara gitmek için yapmadığım şey kalmamıştır sanırım. Ama sokak köpeklerinin hiç şansı yokmuş bunu yavruyken anlamıştım. Anlamamak gibi bir durumumda yoktur, çünkü ilk bakışta insanların cins meraklısı olduğunu herkes anlardı. Onlar için bir Golden Retriever olmalısın dır, yada bir cins. Köpeklerin kuralı bu. Eğer cins değilsen o zaman bu dünyada yaşayacağın tek yer barınaktır. Bu da insanların elinde...

Ve benim eskiden bir sahibim vardı. Bir kaç barınak ziyaretinde benim bu çırpınışlarıma gülerdi. Küçük bir tebessüm belirirdi bir zamanlar. Ben ne olduğunu anlayamazdım. Yine de güldüğü zaman tarif etmekte zorlandığım bu güzel duyguyu şimdi tekrar yaşamak isterdim. Bir kaç gün sonrasında sıcacık, hep hayal ettiğim bir yuvaya gideceğimi hiç düşünmezdim. Ama şansım vardı belki de... Sahibim boynuma küçücük bana ait tasmayı bağlayıp beni kucağına alıp o sevmediğim barınaktan kurtardıktan sonra "artık mutluyum, mutlu olacağım" diye düşünmüştüm.

Her gün sizle beraber yürüyüşe çıkan, sizinle oyun oynayan, sizi hiç yalnız bırakmayan bir sahibiniz ve hiç aç kalmadığınız, soğuk betonda yatmak yerine sıcacık yastıkta yattığınız kısacası her yerinden sevgi fışkıran bir eviniz olduğu zaman tabii ki dünyanın en mutlu köpeği oluyorsunuz. Benim istediğim tek şey sahibimin sevgisi. Bunu altın kural olarak şimdiden yazabiliriz. Yine de sokakta yürüyüş yaparken etrafınızda ki insanların sırf cins değilsiniz diye size kötü bakmaları yada en kötüsü hiç umursamamaları sokak köpeklerinin alışık olduğu bir durum. Ama umurumda olan tek şeyin sahibim olduğunu da biliyorum.

Köpeklerin hayatları boyunca istedikleri tek şey sahiplerinin karşılıksız sevgileridir. Öyle ki insanların köpeklerden beklentileri cins olmaları, Golden Retriever olmaları, Secereli olmalarıdır. Bunlardan biri bile sende yoksa o zaman bu hayatta senin hiç bir değerin yoktur gibi bir şeydir. Yani insanlar için öyle...

Ben yıllar boyunca sahibimin yanından 1 dakika olsun ayrılmadım. Onu yalnız bırakmadım, onu korudum. Ona zarar gelmesini istemedim, isteyemezdim de... Ama bir gün arkadaşlarından biri benim "sadece bir sokak köpeği" olduğumu söyleyince büyük bir hayal kırıklığına uğrayan sahibim beni aldı ve bir sokağa terk etti. Terk ediliş... Hayal kırıklığına bu sefer uğrayan benim. Onu korumak için ölümü bile göze almaya razı olduğum sahibim tarafından duygusuzca sokağa terk edilmiştim. Sırf cins olmadığım için... Sahibimin de onca yıldır beni sevmesinin nedeni beni cins sanmış olmasıydı demek.

Üzgünüm sahip, bunu değiştirmek elimde değildi! Böyle olmamın nedeni, bir sokak köpeği olmamın nedeni de ben değildim! Ben böyleydim, pis bir sokak köpeği. Ve şimdi de bana tattırdığın o sevgiye aç bir sokak köpeği olacaktım. Yine de beni terk ettiğin gün şunu düşünmüştüm sahip...

"Bir sokak köpeği değilde cins bir köpek hatta bir Golden Retriever olsaydım beni yine de beni sevebilir miydin..."

Mucize Köpek Faith

Bu köpeğin adı Faith. O Los Angeles sokaklarında iki ayağının üzerinde yürüyor. Henüz yavru iken 2002 Aralığında bir hurdalıkta doğan bu köpek Rueben Stringfellow tarafından bakım altına alınmış.

Sahibi Rueben göğüs ve çenesi zarar görmesin diye onu hep o büyüyene kadar kucağında taşımak zorunda kalmış. İngilizce öğretmeni olan Rueben onun ayakları üzerinde yürümesi için eğitmeye karar vermiş ve yürümeyi bir kaç sene içerinde başarmış...

Bugüne kadar adına iki tane kitap yazılan bu köpek Los Angeles sokaklarında insanların şaşkın bakışları arasında neler başardığını herkese gösteriyor.

KÖPEKLER VE OYUN

Hepimiz köpeklerimizle oyun oynamaya bayılırız. Özellikle köpeğimiz de çok oyuncuysa boş vaktimizi köpeğimizi dışarı çıkarıp onunla oyun oynayarak geçirmek bizim için bir zevktir.
Köpek eğitiminde oyunun yeri çok önemlidir. Köpeğin ister sahibiyle ister diğer köpeklerle olan sosyal yaşantısı için olmazsa olmaz bir olgudur.
İlk olarak oyun, köpeğin günlük aktivitelerinden artan enerjiyi boşaltmasını sağlar. Bu anlamda köpek birşey yapamamaktan kaynaklanan sıkıntı problemini büyük ölçüde halletmiş olur. Aynı zamanda oyun köpek için anlamlı bir hareketliliği yani hayatta kalmayı ifade eder. Fakat en önemlisi oyun köpeğinizin çevresiyle iletişim kurmasının en ekonomik yoludur. Oyun sayesinde köpeğiniz sosyalleşir ve fiziksel olarak hareket edeceği için sağlıklı olur.
Sizlere bu yazıda köpeklerinizle oynayabileceğiniz eğitici 5 oyun örneği veriyoruz. İyi eğlenceler şimdiden:)
Oyunlara başlarken unutmamanız gereken ilk kural BAŞARISIZLIĞI DURUMUNDA ASLA VE ASLA KÖPEĞİNİZİ AZARLAMAYIN !
1- Koku duyusunu geliştirme oyunu:Ortalama 10 tane çorabınızın (eski olabilir fakat temiz olmalı) arasına köpek ödül bisküvisi veya köpek ödül maması saklayın. Daha sonra köpeğinizi çorap yığının ortasına oturttun ve çorapları karıştırın, yerlerini değiştirin. Son olarak da Ondan ödülü bulmasını isteyin.
2- Güven duygusunu geliştirme oyunu: Eğer evinizin yakınında örneğin dere gibi bir küçük su birikintisi bulunan bir yer varsa köpeğinizle oraya gidin. Dereye küçük bir tahta parçası atın ve köpeğinizden onu alıp size getirmenizi isteyin, eğer köpeğiniz sudan çok korkarsa ısrar etmeyin ve evinize dönün. Burada asıl olan asla köpeğinizi suya zorla sokmamanızdır. Suya girmezse eve dönünce bir kaba su doldurarak ona bundan korkmaması gerektiğini anlatın ve sonra aynı dereye bir daha götürün.
3- Sezgilerini kuvvetlendirme oyunu: Köpeğinizle açık bir alana gidin. Elinize küçük bir tahta parçası alın ve bir kaç metre uzağa fırlatıp, onu getirmesini isteyin. Bu esnada bir yere saklanın. Geri döndüğünde kendi kendine sizi bulmasını sağlayın. İlk zamanlarda eğer bulamazsa ona seslenerek oyunu kolaylaştırabilirsiniz.
4- Bilinmeyenden korkmasını engelleme oyunu: Köpeğinizin bilmediği şeylerden korkmasını engellemeye yardımcı olmak için evinizdeki herhangi bir odanın kapı çerçevesine tahta bir sopayı sabitçe yerleştirin ve sopaya şeritler halinde kestiğiniz uzun kağıtları yapıştırın. Böylece Kapıda sallanan kağıtlar elde etmiş olacaksınız. Sopanın arkasına geçin ve köpeğinizi çağırın. Böylece köpeğinizin bilmediği nesnelere veya seslere olan korkusunu aşmasına yardımcı olacaksınız. Ayrıca köpeğinizin yabancı seslerden korkmamasını sağlamak için bir düdük de kullanabilirsiniz.
5- Komut duygusunu geliştirici oyun: Köpeğinize komutlarınızı öğretmek için sıcak-soğuk oyunu iyi bir başlangıç olacaktır. Çocukların da çok sevdiği bu oyun sayesinde köpeğiniz verceğiniz komutu takip ederek sakladığınız bir nesneyi bulmaya çalışacak. İlk olarak bu oyuna köpeğinizin mamasını saklayarak başlayın. Önce köpeğinizi oturtun ve mama kabını 1 kaç metre uzağa götürün, daha sonra ona ‘bul’ komutunu söyleyerek mamanın yanına gelmesini sağlayın. Köpek bir kere net olarak beklemesini ve komut gelince mamaya gelmesini gördükten sonra oyuna başlayabilirsiniz. Oyunun ilk zamanları örneğin mamayı kolay yerlere saklayın; örneğin bir kartonun arkasına ve ARA komutunu verin. Farklı basit örneklerle bu işlemi bir kaç kez tekrarlayın. Mamaya yaklaştığında SICAK, uzaklaştığında ise SOĞUK kelimelerini kullanın. Gitgide mamasını daha iyi yerlere saklayın ve bulmasını zorlaştırın. Zamanla başka nesneler kullanabilirsiniz. örneğin, top, oyuncak vs…

Köpeğinizi Sık Yıkamamalısınız!

Köpek kıyafetlerini, evde zorunlu kalmadıkça tasma kullanmayı ve sık aralıklarla yıkanmalarını doğru bulmuyorum. Onların kıyafetleri tüyleridir. Ve sadece haftada 1 kez taramak, ölü tüyleri üzerinden almak yeterlidir. Köpeğinizi sık yıkamak deri florasına kalıcı hasarlar verebilir. Bu da öncelikle kötü kokmasına sonrasında egzama, uyuz ve mantar gibi cilt hastalıklarına neden olur. Yıkamak yerine ayda 1 kez 15 ml sirke, 10 damla doğal hindistan cevizi yağı ve 5 damla okaliptus yağını büyük bir kova içerisine dökün ve su ile doldurun. Havlu bir bez ile tüm vücudunu silin. Bu hem temizlenmesini hem doğal yollarla dezenfekte olmasını hem de dış parazitlerden korunmasını sağlayacaktır. 3 ayda 1 kez olmak kaydıyla Dalin şampuan ile yıkayabilirsiniz. Bebek şampuanları dünyanın en zararsız şampuanlarıdır.
-French Bulldog Türkiye Sosyal Platformu

26 Ekim 2016 Çarşamba

Hayvan Deneylerine Hayır!

Binlerce beagle bu sene yine kör edilecek!!!

Çünkü Avon, Eastrazeneca-beaglestee Lauder ve Mary Kay tekrar hayvan deneylerine başladı.!!
Laboratuvarda gözleri kör edilirken ses çıkarmasın diye önce ses telleri kesilecek sonra işkence başlayacak, asla ayakları çime değmeyecek, güneş görmeyecek ve sevilmeyecekler, adları bile olmayacak… Sonunda bir denek numarası ve istatiği olarak soğuk bir kafeste ölecekler! Binlerce hayvan deneyi yapmayan ürün var, lütfen onları kullanın! Lütfen hayvanlar üzerinde deney yapmayan ürünleri kullanın!

Hiçbir güzellik bu acıya değmez!!!


25 Ekim 2016 Salı

American Pitbull Terrier!

Temel Özellikleri
Son derece cesur (çok eski savaş köpeklerinin torunudur.) ve çok canlı bir köpektir. Düşmanıyla öldüresiye savaşır. Ancak, asgari bir eğitimle yabancıların niyetini anlayabilecek kadar yetenekli, sakin, iyi huylu ve itaatkar bir köpek haline gelebilir.

Neler Yapar?
Mülk bekçisi olarak çok iyi sonuç vermiştir. İnsana eşlik eden köpek olarak da çok değerlidir. Savunma, muhafız köpek, bekçi ve koruma köpeği olarak da iyidir.

Kökeni
Bu savaşçı köpek 19. Yüzyıl'da İngiltere'nin Staffordshire bölgesinde Bulldog ve çeşitli terrierlerin çiftleştirilmesiyle elde edildi. Amerika Birleşik Devletleri'ne getirilen bu cins burada daha güçlü hale gelmesini sağlayan Amerikalı yetiştiriciler tarafından, bazılarının görüşüne göre mükemmelleştirildi.

Amerikan Köpek Klubü (AKC) tarafından Amerikan Staffordshire Terrier, İngiliz Köpek Klubü (KC) tarafından Amerikan Pitbull Terrier olarak isimlendirilmiştir.

Chow Chow Irkı Hakkında!

Temel Özellikleri
Chow chow'un en belirgin iki özelliği siyah dili ve ona sopa üzerinde yürüyormuş görüntüsü veren neredeyse düz arka bacaklarıdır.

Chow Chow yeterli egzersiz imkanı sağlanırsa apartmanda yaşayabilir. Küçük bir bahçe de yeterli olabilir. Sıcağa karşı duyarlıdır. Gerektiğinde dışarda da yaşayabilir.

Chow Chow tembelleşebilir. Bu nedenle düzenli egzersize gereksinimi vardır.

Uzun tüylerinin düzenli bakımı, dik duran tüylerin bu görünümünü koruması açısından önemlidir. Bu ırk mevsimsel olarak yoğun tüy döker ve alt kürkü bu dönemde özellikle dikkatli bakım gerektirir. Gerektiğinde kuru şampuanlama yapılabilir.

Neler Yapar?
Chow Chow genellikle uslu olmasına rağmen aksi ve koruyucuda olabilen bir köpektir. Dediğim dedik, ciddi ve oldukça bağımsızdır. İnatçılık derecesinde kararlı olabilirler.

Genellikle tek kişiye bağlanır. Aile üyelerine mesafeli davransa da onlara çok sadıktır. Yabancılarca zorlanırsa saldırganlaşabilir. Bu dominant ırk yine dominant bir sahibe gereksinim duyar. Bu ırkın sahibi doğal olarak tutarlı ve sakin biri olmalıdır. Bu tür biriyle Chow Chow gerçek karakterini bulur.

Onlardan fazla itaat beklenmemelidir. Do---güs---tan inatçı ve kendilerine has mantıkları ile doğarlar. Chow Chow öğrenir ancak komutların bir amacı olduğunu bilmelidir. Her zaman tutarlı olunmalıdır.

Bazı uzmanlar kısa tüylü tipinin uzun tüylüsünden daha aktif ve daha kolay öğrendiğini iddia etmektedir. Bu ırk biraz ele avuca sığmaz olsa da genelde sakin, sabırlı ve kibardır. Bazıları tasma ve kayışı kabul etmek istemez.
Chow Chow diğer köpekleri domine etmeye çalışır. Buna rağmen çocuklarla araları iyidir.

Yavruyken kedilerle tanıştırılırsa erişkin olduğunda da sorun pek çıkmaz. Yavruyken (2-4) gelecekte aşırı koruyucu olmaması için çok iyi sosyalleştirilmelidir. En baştan tutarlı bir eğitime gereksinimleri vardır. Kişilikleri genellikle yetiştirilmeleri ile alakalıdır.

çin'de Chow Chow eşya koruma ve araba çekmede kullanıldı. Eti ve kürkü için beslendi. Bu üzücü geçmiş ve bir iş köpeği olarak tek bir sahibe ait olamaması bu güzel köpeği içine kapalı bir hale getirmiştir ve bu nedenle ---cög---unlukla içe dönük ve vurdum duymaz bir havası vardır.

Dikkatle sosyalleştirilmiş bir Chow Chow mükemmel bir aile köpeği olabilir.

Tarihçesi
Chow Chow'un yapısı bir kaç milyon yıl öncesine dayanan fosilleşmiş köpek kalıntılarına benzemektedir. Chow Chow; avcı, araba çekicisi ve tekne bekçisi görevlerini üstlendiği çin'de binlerce yıldır bilinmektedir.

Tarih içinde Chow Chow kurt, keklik ve vizon avının yanı sıra kızak çekiminde de kullanıldı. Kürkü ceket yapımında kullanıldı. Bu köpeklerin eti çin'de aranan bir yiyecek türüdür ve günümüzde hala çin'de yenmektedir.

Bu güzel köpek, 1800'lerin sonlarında ilk kez İngiltere'ye getirildi. İsmi muhtemelen, Uzak Doğu'dan getirilen her türlü eşya için kullanılan ve İngilizce konuşma diline ait bir deyim olan "chow-chow" 'dan gelmektedir.

BullTerrier Irkı Hakkında!

Temel Özellikleri
Bir zamanlar son derece vahşi bir köpekti. Ancak, modern yetiştiriciler tarafından kibarlaştırılmıştır. Günümüzde iyi huylu, sadık, nazik ve itaatkar bir köpektir.

Neler Yapar
Kan dökücü ve cesur bir gladyatör olarak dünyaya geldi. Daha sonra sürü bekçisi, fare avcısı, insan dostu ve muhafız bekçi olarak kullanıldı.

Kökeni
1830'da bulldoglar ile boğalar arasında tertiplenen dövüş gösterileri büyük ilgi toplarken, bu "spor"u sevenler çok daha çevik bir köpek yetiştirmek istediler. Bull Terrier, Bulldog'un Eski İngiliz Terrieri ile çiftleştirilmesi ve bir parça İspanyol Pointer cinsinin taşıdığı kanın da eklenmesiyle ortaya çıktı. Tüyleri beyaz olan türü 1850'de tanıtıldı.

Gösteri amacıyla iki aynı sınıfa ayrılmıştır. Beyaz ve renkli.

Chihuahua Irkı Hakkında!

Temel Özellikleri
Chihuahua soğuktan nefret eder ve hemen titremeye başlayabilir. Serin havalarda bir kazak giydirilmesi faydalıdır. Apartman hayatı için uygundur.

Bu şirin küçük köpekleri kucakta taşımak çok kolay olsa da düzenli olarak yürütülürse çok daha sağlıklı ve zinde olacaklardır.

Düz ve kısa tüylü olanı haftalık bakımla temiz tutulabilir. Uzun kürklü olanlar yumuşak bir tarakla hergün fırçalanmalıdır. Her iki tipte kulak ve gözlerine su kaçırmamaya dikkat edilerek ayda bir yıkanabilir. Kulaklar düzenli olarak kontrol edilmeli ve tırnaklar kısa tutulmalıdır. Irk orta derecede tüy döker.

Neler Yapar?
Chihuahua iyi bir eşlik köpeğidir. Cesur, hayat dolu, kibirli ve atılgan bu köpek verdiği sevginin karşılığını ister. çevik oluşu ayak altında kalmadan seri manevralar yapmasına imkan verir.

İnatçıdır ve kıskanacak kadar ailesine bağlanır. Sahiplerinin yüzlerini yalamaktan hoşlanırlar. Sahibi dışında yabancılara şüpheci yaklaşır. Yabancılar varken her adımında sahibini takip eder ve ona yakın olmak ister.

Bazıları için eğitimi biraz zor olsa da zeki, öğrenmeye açık ve pozitif pekiştirmeye dayanan kibar bir eğitime iyi yanıt verir. Bu ırk, kızdırılırsa çocukları ısırmayı seçebilir. Sonuçta kaçamayacak kadar küçüktür.

Chihuahua savunma için keskin dişlerine güvenmek zorundadır. Kısaca bir çocuk köpeği değildir. Gürültücü bir köpektir ve tuvalet eğitimi biraz sabır isteyebilir. Pek çok köpek sahibi gazete kağıdı eğitimini tercih eder.

Chihuahua'nın diğer köpeklere karşı saldırganlığı ve yabancılara karşı şüpheciliği kontrol altında tutulması için daha yavruyken (2-4 ay) çok iyi sosyalleştirilmesi gerekir. Diğer köpeklerden hoşlanmama eğilimi vardır; hatta Chihuahualar kendi ırklarını diğerlerinden ayırabilir. Yine de çok iyi sosyalleştirilmiş bir Chihuahua her ırktan köpekle anlaşabilir.

Daha büyük köpeklere karşı kendisini savunmayı bilir. Egzersize ihtiyacı vardır. Sağlığı açısından bir apartman katında sürekli kapalı tutulması hatalı olur.

Tarihçesi
Chihuahua Amerikan kıtasının en eski ve dünyanın en küçük köpek ırkıdır. Meksika'ya ait olsa da görünüşe göre bu ülkeye çin'den getirilmiştir. Avrupa'ya getirilmesi 19. yüzyılın sonlarındadır.

Chihuahua adını Meksika'nın aynı adlı eyaletinden almıştır. Bu ırk, eski Güney Amerika yerlilerince kutsal kabul edilmekteydi. Bazıları bir insanın avucunun içine bile sığabilir. Yarışmalarda uzun kürklü tipi aynı köpek olmasına rağmen kısa tüylü olanlardan ayrı değerlendirilir. Chihuahua popüler ve ekonomik bir ev köpeğidir.

American Cocker Spaniel

Temel Özellikleri
Neşeli, uysal, çocuk dostu efendisine karşı saygılı ve iyi huylu bir köpektir. Apartman yaşamı için uygun bir ırktır. Tabi ki bahçeli bir ev tercih sebebidir.

Neler Yapar?
Hem avda hem de evde gözüpek ve dayanıklıdır. Neşeli, tatlı ve hassastır. çocuklarla çok iyi geçinir ve onlarla sanki çocuk olur. İnsanlara karşı saygılı ve hürmetkar olmasına rağmen eğer iyi eğitilmezse laf dinlemez, başına buyruk olur. Kuyruğunu devamlı sallayarak her zaman sevecen ve canayakın olduğunu belli eder.

Akıllı ve güvenilirdir. Genellikle tanıdık-yabancı ayırt etmeden insanların yanında her zaman mutludur. Başka köpeklerle birlikte eğitiliyorsa onlar havlarken dikkatleri dağılabilir. Fakat buna rağmen rahat ve iyi bir eğitim alır. Eğitimde garip davranışlardan ve laubalilikten kaçınılmalıdır. çünkü bu durumda kafası karışabilir ve istenen yanıtlar alınamayabilir sinirli davranışlar gösterebilir.

Kökeni
English Cocker Spaniel' in Amerika' ya götürülmesinden sonra geliştirilen bir ırktır. English Cocker Spaniel' den biraz daha küçüktür. Cocker ismi Woodcock (çulluk) dediğimiz kuştan gelmektedir. Eskiden kuş avında kullanılmıştır.

Kangal Çoban Köpeği Hakkında!

Temel Özellikleri
Zeki, kolay eğitilen, çocuklara karşı sabırlı, azarlanmaya karşı duyarlı, sevilmek isteyen, yaşadığı yeri sahiplenen bir köpektir. Yabancılara karşı kuşkucudur, bu nedenle güvenli ve çitlerle çevrili bir alanda ya da koruyucusu olduğu sürüsüyle birlikte açıkta yaşamalıdır.

Neler Yapar?
Savaşta ve avda yüzyıllar boyunca savaş köpeği olarak kullanıldı. özellikle kurtlara karşı verdiği başarılı savaşlarla tanınır. Bir çoban köpeği olarak yorgunluktan ve kötü hava koşullarından etkilenmez. Günümüzde bekçi köpeği olmanın yanı sıra çoban köpeği olarak da kullnılmaktadır.

Tarihçesi
çok eski çağlardan beri Küçük Asya'da (Anadolu) yaşar. Türk bekçi köpeği olarak da bilinir. 1968'de Amerika Birleşik Devletleri'ne götürülmüştür.

- - -



Kangal özel
Kangal'ın tarihçesini araştırdığımızda en küçük bir belgeye rastlayamadık. Kangal köpeği hakkında çeşitli rivayetler söz konusudur. Bir rivayete göre M.ö. Asurlular ve Babilliler zamanında türediği, aslan ve kaplan gibi vahşi hayvanlara karşı korunmak, savaşlarda yararlanmak amacıyla büyük bir özenle yetiştirildiği anlatılmaktadır.

Bu köpeğin çok rahat bir şekilde aslanı mağlup ettiği söylenmektedir. İkinci bir rivayete göre, Hint mihracesinin Osmanlı padişahına (Yavuz Sultan Selim veya 4. Murat’a) bir köpek hediye etmesiyle başlamaktadır. Sarayda bulunan ve aslanla bo---güs---an bu köpek aslanı öldürüyor. Böylece padişahın nazarında büyük bir ilgi görüyor. Osmanlı ordusu doğu seferine gelişinde Kangal Deliktaş dolaylarında köpeğin kaybolduğu ve bütün aramalara rağmen bulunamadığı, Kangaldaki köpeklerin bu köpeğin soyundan türediği rivayetler arasındadır.

17.Yüzyılda Evliya çelebi Seyahatnamesinde aslan kadar kuvvetli olarak tarif ettiği bu köpeklerden bahsetmektedir. Osmanlı İmparatorluğu kurucularının bu köpeği beraberlerinde Anadolu’ya getirdikleri ve Osmanlının Avrupa'ya yayılmasıyla ---cög---u Avrupa çoban Köpeğinin de bu ırktan türediği sanılmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu dönemi arşivlerinde, Kangal köpeklerinden bahsedilmekte pedigrili yetiştiriciliği yapıldığı bahsedilmektedir. Kangal çoban Köpeklerinin bu kadar eskilere dayanan tarihi geçmişten günümüze kadar ırk özelliklerini bozmadan gelebilmesini, geçimini koyunculuktan sağlayan çiftçilerin en güvenilir dostu olmasına ve Dünya köpek ırkları arasında kurtlara karşı koyabilen tek köpek ırkı olmasına bağlanmaktadır. Kangal köpekleri en zor iklim ve çalışma şartlarında verilen görevi cani pahasına yerine getirirler. Bakım ve beslenme şartları diğer köpek ırklarına göre daha basit ve ekonomik olması Kangal ırkı köpek neslinin devamını sağlamıştır.

Ek 1
Dünyada emsali görülmemiş bir köpek türü olan Kangal çoban köpekleri, Türkiye’de ve yabancı devletlerde haklı bir üne sahiptir. özellikle İngiltere ve Amerika’da bu köpekleri sevenler tarafından dernekler kurulmuş, yarışmalar yapılmıştır. Ne acıdır ki yabancı devletlerin göstermiş oldukları ilgiyi, bizler maalesef son on-on beş yıldır göstermekteyiz.

Kangal çoban Köpekleri çok cesur, gayet hızlı ve çeviktirler. Kadın ve çocuklara karşı gayet muhlis, kötü niyetli kişilere karşı son derece caydırıcı bir silah olan Kangal köpekleri çok zeki, ön sezileri kuvvetli ve sahibine aşırı bağlıdırlar. Sahibi tarafından azarlandığı zaman suçlu bir çocuk gibi başını öne eğer,sahibinin gözlerine mahsun mahsun bakarak af edilmesini bekler. Hislerini yalnız hal, hareket, mimik ve jestlerle değil çıkardıkları çeşitli tonlardaki havlamalarla belli ederler.

Kangal çoban Köpekleri görevlerine çok sadıktırlar şöyle ki; dağda sürüden ayrılan veya geride kalan koyunun başından günlerce aç ve susuz bekledikleri Kangal çiftçileri tarafından anlatılmaktadır. Kangal çoban Köpeğine sahip çiftçilerin en büyük gurur kaynağı köpeklerinin kurt boğmalarıdır. Kurt boğan köpeğe sahip olmak onlar için bir ayrıcalık ve övünç kaynağıdır.

Yüzyılların ihmaline rağmen ne ırk vasıflarından ne de yüksek ruh yapısından en ufak bir taviz vermemiştir. Kan asaletine çok bağlıdır. Doğuda serbest iken bile başka bir karnivorla çiftleşmesi mümkün değildir. 1975 yılında askeri amaçla eğitime alınmış ve asırlardır bu yönde eğitim gören köpek türlerinden çok daha yetenekli olduğunu kanıtlamıştır.

Ek 2
Kangal köpekleri topluca kurt boğdukları gibi tek başlarına da kurt boğabilirler. Eğer köpek tek başına kurt boğmuşsa genellikle günlerce yerinden kalkamaz . Zira hem yaralı olur hem de gösterdiği üstün efordan dolayı aşırı yorgun olur. Yarasının ---cög---u tırnak yarasıdır. Kurdu boğmak için altına aldığında yaraların ---cög---u karın bölgesindedir.

Kurt arka ayağının tırnaklarıyla üstündeki köpeği kaldırıp atmaya çalışırken yaralar. Kurdun arka ayak kasları çok kuvvetlidir. Kurdun açmış olduğu diş yarası ise bıçakla kesilmiş gibidir. Kangal köpeği kurdu çok süratli kovalar ve yetiştiği zaman bazen yan taraftan süratli döş vurur, bazen de rastgele arkadan da çarpar. Bu çarpışma sırasında haliyle kurtta köpekte yıkılır. Sonra her ikisi birden kalkmaya çalışır.

Eğer köpek kurttan evvel kalkarsa, hemen kurdun boğazından tutar ve ölünceye kadar bırakmaz. Fakat kurt daha evvel kalkarsa bu kovalamaca devam eder. Eğer köpek iki veya daha fazla ise kurt kalkmadan köpeğin öbür eşleri kurdu boğarlar.

Bu köpekler kurdun ölüsüne kulağını dayayarak dinler ve en ufak bir harekette yeniden boğarlar. Bu anda köpeklerin sahibi dahi gelse o hırsla hücum edip kurdun ölüsünün yanına yaklaştırmazlar. Bu olaydan birkaç saat sonra köpekler uysallaşırlar ve boğazlarına kaçan kurdun kılları dolayısıyla öksürmeye başlarlar. Bunun için köpeklere hemen bir koyun kesilir ve koyunun kuyruğu yedirilir. Böyle bir olaya tanıklık etmek ve böyle bir köpeğe sahip olmak sahibi için övünç kaynağıdır.

Ek 3
Sadakati, cesareti ve dost canlısı karakteriyle gerek Türkiye'de gerekse İngiltere, ABD ve Kanada başta olmak üzere tüm dünyada haklı bir üne sahip olan kangal çoban köpeklerinin değeri özellikle 1970'li yıllardan sonra anlaşılmaya başlanmıştır. özellikle İngiltere ve Amerika'da kangal koruma dernekleri oluşturulmuş; ülkemizde ise bu özen ancak son yıllarda gösterilmeye başlanmıştır.

Kangal çoban köpekleri ülkemizde ilk kez 1970'li yıllarda Gemlik'te askeri amaçlı köpek eğitim programına alınmıştır. Eğitim programının sonucu hakkında farklı kaynaklar farklı bilgiler vermektedir. Bir bölümü, eğitim programı sonucunda, kangal çoban köpeklerinin, yıllardır bu yönde eğitim gören köpeklerden çok daha yetenekli olduğunun ortaya çıktığını söylerken; bir bölümü ise, eğitim sürecinin istenilen sonucu vermemiş olduğunu ve eğitimlerinin sınırlı tutulmasına karar verildiğini söylemektedir. Kaynaklardan hangilerinin daha güvenilir sonuçlar içerdiğini bilemiyoruz; ancak ikinci varsayımın doğruluğu halinde dahi, zeka seviyeleri diğer köpeklerden az olmayan bu köpeklerin eğitimlere yeterli cevabı vermemiş oluşunu iki etmene bağlamak bizce mümkündür:

Kangal çoban köpekleri tüm insancıllıklarına ve güçlü sorumluluk duygularına rağmen, geçmişten beri süregelen yaşam biçimlerinden ve genel karakter özelliklerinden kaynaklı olarak özgürlüklerine son derece düşkündürler. Ayrıca, çok gururlu olan kangal köpeklerinin, sürekli emirlere itaat etmesini ve bir anlamda köle-sahip ilişkisini benimsemesini beklemek kanımızca onlara haksızlık olur. Bizim gözlemlerimize göre, kangal çoban köpekleri bir çok komutu kolaylıkla öğrenmekte; ancak yalnızca istedikleri zaman bu komutlara uymaktadırlar. Fakat zaten içgüdüleri çok güçlü olan kangal köpekleri, önemli durumlarda genellikle ne yapması gerektiğini herhangi bir komuta gerek duymaksızın bilmektedir.

İkinci bir faktör ise, eğitimin verildiği saatler olabilir. Koruma köpeği olarak yetişmiş oluşundan dolayı performansı geceleri maksimum seviyede olan, ancak gündüz saatlerinde, hele de öğlenleri minimuma inen kangal çoban köpeklerine, araştırdığımız kaynaklarda yazdığına göre, eğitim hep gündüz verilmeye çalışılmıştır; ki dediğimiz gibi performansının en düşük olduğu zaman dilimidir gündüz...

Yine 1970'li yıllarda yurtdışına götürülmesiyle de önemi anlaşılmaya başlanmış ve Anadolu köylüsünün yıllardır sadık dostu olan, ancak özellikleri geniş çevrelere yayılamayan kangal çoban köpekleri tüm dünyada tanınmaya, Türk ve dünya basınında yer almaya başlamıştır.

Tüm yeteneklerine karşın yine de çok sakin ve mütevazı bir görünüme sahiptir. Mimikleriyle, hal ve hareketleriyle ve hatta havlama şekilleriyle, üzüntüsünü, sevincini, kızgınlığını çok rahat ifade eder. Fazlasıyla hassastır. Kendisine kızıldığını anladığında, başını öne eğer, mahzun mahzun bakmaya başlar. Pek kaprislidir; bazen keyfi tekrar yerine gelsin diye uzun uzun onunla konuşmak, kendisine neden kızıldığını anlatmak bile gerekebilir.

üzüldüğünde yemeğini yemez, durgunlaşır, sürekli mahzun bir ifade olur yüzünde.

Kendileriyle ilgili konuşurken dikkatli olmak gerekir. övüldüklerini veya yerildiklerini gayet iyi anlarlar. Son derece kıskançtırlar ve gözlerinin önünde bir başka köpeğin sevilmesine hiç dayanamazlar.

özellikle son yıllarda evlerinde bekçi köpeği olarak kangal besleyenlerin sayısında büyük artış olmuştur. Bunda en çok kangal çoban köpeğinin aile bireylerine karşı son derece sevecen, kadın ve çocuklara karşı çok uysal oluşu etkilidir. Ayrıca koku alma duyularının da diğer köpek türlerine göre daha güçlü olduğu söylenmektedir.

çobanlar için önemi ise, esas olarak, kangal çoban köpeklerini, diğer bütün sürü koruma köpeklerinden üstün kılan özelliklerinden kaynaklanır. Diğer sürü koruma köpekleri kurt için yalnızca caydırıcı özellik gösterirken, yalnızca kangal çoban köpeği kurdu öldürebilme özelliğine sahiptir. Kurda karşı erkek ve dişi köpek ortak çalışıp birbirlerinin eksikliklerini kapatırlar. Dişi köpek daha hızlı ve çeviktir; erkek ise daha güçlü... Bo---güs---urken esas olarak göğüs darbeleriyle düşmanlarını sersemletip savunmasız duruma getirirler. Elbette ki, kurt boğan bir köpeğe sahip olmak çobanlar tarafından bir gurur kaynağı olarak görülmektedir. Ancak kurt boğmasının yanı sıra, sürü koruma köpeği olarak birçok başka yeteneklere de sahiptir.

çok hızlı koşarlar ve çok çeviktirler. Yaklaşık 200 başlık bir sürüyü korumak için yalnızca bir erkek ve bir dişi kangal yeterlidir. Görevlerine çok bağlıdırlar. Sürüdeki hayvanların sayısını bilirler ve dağda kaybolan, sürüden ayrılan, geride kalan koyunların başında günlerce aç ve susuz bekledikleri çobanlar tarafından anlatılmaktadır.

Doğada çok zorda kalmadıkça başka köpeklerle çiftleşmeyi kabul etmezler. Hatta kardeşlerin de genellikle çiftleşmediği bilinmektedir. Bu özellikleri, yüzyıllardır ihmal edilmiş olmalarına ve değerlerinin yeni anlaşılmaya başlamış olmasına rağmen, genel karakter özelliklerini yitirmemelerini ve saflıklarını büyük ölçüde korumalarını sağlamıştır.

Ek 4
Yüzyıllardır Anadolu insanının cesur, zeki ve bir o kadar sadık dostu olan kangal çoban köpeklerinin tarihçesi hakkında çok kesin bilgilere ne yazık ki ulaşılamamaktadır.

Kangal çoban köpeği yüzyıllar boyunca Anadolu'da çobanların yanında sürüyü her türlü tehlikeye karşı korumuş olan bir köpek türüdür. Geçmişiyle ilgili üç ayrı varsayıma ulaşabildik.

Asurlular ve Babilliler döneminde ortaya çıktığı ve aslan gibi vahşi hayvanlardan korunmak için kullanıldığı ileri sürülmektedir.

İkinci bir varsayıma göre; kangal çoban köpeği bir Hint mihracesi tarafından Yavuz Sultan Selim veya IV. Murat olduğu tahmin edilen Osmanlı padişahına hediye olarak getirilmiştir. Bu köpeğin aslanı öldürmesi, padişahı çok etkilemiş ve padişahın bu köpeğe çok değer vermesini sağlamıştır. Ancak Osmanlı ordusuyla birlikte gittiği doğu seferinde, Kangal Deliktaş civarlarında köpek kaybolmuş ve tüm aramalara rağmen bulunamamıştır. Kangal çoban köpeklerinin bu soydan geldiği söylenmektedir.

üçüncü bir varsayım da; Evliya çelebi'nin Seyahatname'sinde bahsedilen köpek hakkındadır.Evliya çelebi, 'aslan kadar kuvvetli' diye tanımladığı bir köpekten bahsetmektedir. Osmanlı'nın kurucularının bu köpeği kendileriyle birlikte Anadolu'ya getirdikleri tahmin edilmektedir. Yine bu varsayıma göre, Osmanlı'nın Avrupa'ya yayılmasıyla birlikte, bu köpek de Avrupa'nın çeşitli yerlerinde bulunmuş ve birçok Avrupa çoban köpeği de bu ırktan türemiştir.

Bu varsayımlar dışında bilinen bir olgu, kangal çoban köpeğine Osmanlı İmparatorluğu döneminde çok önem verildiği ve pedigrili olarak yetiştirildiğidir. Bu dönemde kangal çoban köpeği Osmanlı İmparatorluğu'nda genellikle saray eşrafı ve İmparatorluğun ileri gelenleri tarafından yetiştirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden itibaren ise, pedigrili yetiştiricilik kaybolmuştur.

Asıl köpek türü, yani Latince ismiyle 'canis familaris', kendine özgü birtakım karakter özellikleri taşımaktadır. Sadakat gibi, cesaret gibi, güvenilirlik gibi... Ne yazık ki, çakal, kurt gibi dış görünüş itibariyle köpeğe benzeyen; ancak karakter yapısı itibariyle yukarıdaki özelliklere sahip olduğu tartışılır olan hayvanlarla yüzyıllar boyunca çiftleştirilen köpeklerin saflıkları bozulmuş, insanın gerçekten iyi dostu olan köpeklerin genlerinden gelen karakter özellikleri başlangıçtaki niteliklerini kaybetmeye başlamıştır. Bu bilinçsiz çiftleştirme olgusundan kendini koruyabilen ender köpek türlerinin başında kangal çoban köpeği gelmekte ve günümüzde hâlâ Anadolu insanının en sadık dostlarından biri olma özelliğini korumaktadır.

öylesine ki, kangal çoban köpeklerinin geçmişini araştırmaya başladığımızdan beri, görüştüğümüz her kangal çoban köpeği sahibinin, köpeklerinin sadakati, duygusallığı, cesareti veya zekasıyla ilgili ve bu köpeği kendileri için vazgeçilmez kılan, başlangıçta bizim de inanamadığımız, sonrasında ise alıştığımız ve hatta kendi köpeklerimizde yaşadığımız öyküleri vardı. Bunların bir bölümünü sitemizin 'Anılar, Efsaneler ve Haberler' bölümünde okuyabilirsiniz.

Kangal çoban köpeklerinin saflıklarını büyük ölçüde koruyabilmiş olmalarının en önemli sebeplerinden biri olarak bu köpeklerin yapı itibariyle çok iri oluşları ve bu nedenle diğer tür köpeklerle çiftleşmeyi kabul etmemeleri gösterilmektedir.

Sokak Köpekleri

Temel Özellikleri
Çomar, melez bir ırktır. Diğer köpek ırkları gibi saf bir ırk değildir, ortak özellikleri bir başlık altında toplanabilecek kadar benzer görünüşleri olmasa bile, ortak kişilik özellikleri sergileyebilir. Bu yüzden ve evimizdeki birçok köpeğin bu ırk başlığı altında toplanabileceği mantığına dayanarak Türk Sokak Köpeği diye adlandırdığımız Çomar'ı köpek ırkları listemize aldık.

Neler Yapar?
Sokaklar sadece biz insanlara ait değil. Toplumsal hayatta caddeleri, yürüdüğümüz sokakları, canlı cansız pek çok varlık ile paylaşırız. Sokakları paylaştığımız canlılardan biri de sokak köpekleri.

Adı üstünde, sokak köpekleri sokağa ait. Dünyamızda sahipsiz bir şey olmadığı için, sokak köpeklerine de sokaklar sahiplik ediyor. İnsan sahipli hemcinslerinden daha özgür sokak köpekleri.

Bir isim kaydına girmemekle beraber, kendi toplumsal hayatları, hatta düzenleri var. İnsanların verdiği bir adı olan köpeğe köpek demek her zaman uygun düşmez. Fino, karabaş, kaplan, cesur ve benzeri demek gerekir. Oysa sokak köpeği, her yerde ve her zaman, adıyla ve sanıyla kendisidir, sadece köpektir, köpek bilinir.

Köpek, kimi insanların konuşma dilinde, hatta yazılarda, birbirine aşağılama benzetmesinde kullanılır. Niçin?

Özgürlüğü kıskanıldığı için mi? Tasma takmadığı için mi? Sokağa çıkma yasaklarına uymadığı için mi? Makam mevki ve ünvan sahiplerini görmezden gelip selam durmadığı için mi? Nüfus sayımına gelmediği, nüfus cüzdanı taşımadığı ve ehliyet almadığı için mi? Diploma, makam mevki, servet saman peşinde koşmadığı için mi? Sokakta doğurup, ilaç kullanmadığı için mi? Nüfus planlamasına uymadığı ve kontrol hapını yutmadığı için mi?

Sokak köpekleri, zaman zaman insan ilgisine uğradıkça inlemiş; başına buyruk diye, bizim tarihimizde, İstanbul'da sürgünlere uğramış.

Dünya tarihinde, köpeğin totemleştirilip heykelinin tapınaklara konduğunu okuyoruz. Kurt cinsinden evcilleştirildiği söylenen köpeğin, en eski evcilleştirilme bölgesi, Eski Mısır. Eski Mısırlılar köpeği kutsal saymış ve mumyalamış. Oniki hayvan adı bulunan Eski Orta Asya Türk Takvimi'nde, yıllardan birinin adı, it, yani köpek.

Dede Korkut kitabında köpek, dost ve kılavuz.
Dinler tarihinde, Roma dönemine rastlayan yedi uyurlar olayında, Kıtmır ismindeki köpek meşhurdur.

Sokak köpekleri de yaşam derdinde; ya zehirleniyor ya da kafeslere tıkılıyorlar. Yeni yasanın 'Kısırlaştır, aşıla, küpele, bırak' maddesi henüz hayata tam anlamıyla geçirilemedi. Onlara sahip çıkanlar ise çoğu zaman gönüllüler ve iyi kalpliler.

Tarihçesi
İstanbul'un sokak köpeklerinin de bir tarihi var. Osmanlı İmparatorluğu'nda dokunulmazlıkları olan sokak köpekleri kartpostalların değişmez figürleriydiler. 1865'te toplatılıp Hayırsız Ada'ya gönderilen köpekler, büyük bir İstanbul yangını çıkması üzerine geri getirildiler.

"Hayatımda hiç bu kadar mahzun bakışlı ve kalbi kırık sokak köpekleri görmedim." (Mark Twain, İstanbul ziyareti, 1867 Ümit Sinan Topçuoğlu'nun kitabından.)

Topçuoğlu'nun bulgularına göre köpeklerin İstanbul'a Türklerle geldiği kabul ediliyor. Bizans'ta kedi hakimiyeti varmış. Eski çağlarda İstanbullular'ın kafasında şöyle bir inanış yer ediyor:

"Köpekler bu şehirden giderse, Türkler de gider!"

19. Yüzyıl sonuna kadar köpekler İstanbul'un yaşayan simgeleri olarak kabul ediliyor. Eski İstanbul kartpostallarındaki köpekli fotoğrafların fazlalığı bunun kanıtı olarak gösteriliyor.

Köpek katliamları Batılılaşma hareketleriyle birlikte başlıyor.

Köpek Toplama Harekatı
İstanbul'da köpeklerin başı ilk kez bir İngiliz turist yüzünden belaya giriyor. Galata'da gece yarısı bastonuyla köpeklerden korunmak isteyen yabancı, köpeklerin hücumuna uğruyor. Kaçarken yüksek bir duvardan düşüp ölüyor. Majestelerinin hükümeti Osmanlı'ya ültimatom veriyor. Sultan 2. Mahmut da kararını açıklıyor.

"Sokak köpekleri tez elden toplana, teknelere konula ve Hayırsız Ada'ya bırakıla..."

Operasyon başlıyor. Halk, köpekleri bırakın diye haykırıyor. Yeniçeri Ocağı'nı dağıtan 2. Mahmut kararını geri alıyor.

İkinci büyük köpek toplama harekatı Sultan Abdülaziz devrinde yaşanıyor. Köpekler toplanıyor, teknelere konulup Hayırsız Ada'ya bırakılıyor. Bu operasyonla eş zamanlı olarak 1865 eylülünde büyük İstanbul yangınlarından biri başlamasın mı? Beyazıt'tan Gedikpaşa'ya kadar evler konaklar kömür oluyor. Halk anında bu felaketin gerekçesini buluyor:

-Köpekleri topladınız, Allah da cezanızı verdi! Köpekler olsaydı önceden haber verirlerdi.

Tekneler yeniden Hayırsız Ada'ya gidiyor, köpekleri yükleyip İstanbul'a geri getiriyor.

Köpek dostu Abdülhamit
Padişah 2. Abdülhamit döneminde İstanbul köpekleri en rahat dönemlerini yaşıyorlar. Köpeklerle uğraşmıyor, kuduzla uğraşıyor. Fransa'ya Pastör Enstitüsü'ne heyet göndererek, 10 bin altın bağışlıyor. Dünyadaki üçüncü Kuduz Enstitüsü'nü İstanbul'da kurulmasını sağlıyor.

Bu dönemde Mavroyani Paşa'nın araştırması "Sokak Köpekleri" ismiyle kitap haline geliyor. Paşa o tarihlerde kuduz vakası görülmemesini şöyle açıklıyor:

"Serbest çiftleşme, sokak köpeklerinde doğal aşı yerine geçiyor!"

Hürriyet geliyor, zürriyet gidiyor
1908'de Abdülhamit devriliyor. Memlekete "hürriyet" geliyor. Abdülhamit'in bütün değerleriyle birlikte sokak köpekleri de yeni rejimin hışmına uğruyor. Talat Paşa'nın Dahiliye Nazırı olarak görev yaptığı 1910'da İstanbul'un tarihindeki en büyük köpek itlaf kampanyası başlatılıyor. Köpek toplama ekipleri özel dev kerpetenlerle hayvanları neresinden yakalarlarsa orasından tutuyorlar. Yine özel köpek toplama arabaları aracılığıyla Tophane'ye getiriliyorlar. Oradan da Hayırsız Ada'ya sürgün ediliyorlar. Bu sefer kesin gidiş yapılıyor. Bir daha geri dönmüyorlar.

İstanbul'a gelen Sem isimli bir Fransız çizer, Hayırsız Ada'ya gidip köpekleri görüyor. Köpekler Adası başlıklı yazısı Fransa'da Le Journal adlı dergide yayınlanıyor.

Servet-i Fünun adlı dergide "Karabatak" takma adlı bir yazarın kaleminden ve onun fotoğraflarından bu dram Türk basınına da yansıtılıyor.

Fakat o yıllarda halktaki köpek sevgisi yüzünden sürgün köpeklere her gün sandalla yiyecek gönderiliyor. Başlarına da iki personel atanıyor.

O yıllarda köpekleri seven halk sürgün köpeklere her gün sandalla yiyecek götürüyor. Ancak her geçen gün modern yaşamda bu zavallı hayvanlara uygulanan vahşet artıyor. İstanbul Belediye Başkanlarından Cemil Topuzlu anılarında "30 bin köpek öldürttüğünü" iftiharla anlatıyor. "AIDS Allah'ın eşcinsellere verdiği cezadır." diyebilen Bedrettin Dalan 1987 yılında Milliyet Gazetesi'ne verdiği ilanla "25 adet komple köpek itlaf aracı satın alacağını" açıklıyor.

Sokak köpekleri hep gündemdedir. Daima onlardan hiç hoşlanmayan kesim vardır.

Sokak köpeklerinin hiçbiri kaldırıma pislemez, mutlaka bir ağaç, çalı dibi bulurlar ve sonradan kendi pisliklerini örterler.

Son günlerde, hayvan hakları, sokak köpekleri ve kuduz hastalığı, birbirini çağrıştıran kavramlar haline geldi.

Hayvan haklarının korunması, toplumlar için bir çeşit uygarlık göstergesidir. Sokaklarda başıboş köpeklerin dolaşması, kuduz hastalığının insan sağlığını tehdit etmesi ise gelişmekte olan toplulukların önemli bir sorunudur.

Kuduz hastalığı yalnız köpeklere has değildir. Bu konuda köpeklere haksızlık edildiği söylenebilir. Hastalık, insan dahil tüm memeli hayvanlarda görülür. Yabani memeli hayvanlar ve sokak köpekleri gereği kadar korunamadıkları için hastalığa karşı risk taşırlar.

Kuduz hastalığı ile ilgili olarak bilinenler şöyle özetlenebilir. Etken, bir virüs'tür. Bu virüs, hasta hayvanın sinir sistemine özellikle beynine yerleşir. Hastalığın bulaşması, hasta olanın diğerini ısırması ve tükürükte bulunan etkenlerin yaraya bulaşması ile olur.

Hastalığın tedavisi yoktur. Aşı ile korunma sağlanır. Hasta, kasılarak, korku içerisinde ve acı çekerek ölür. Kuduz hastalığı, gerekli önlemler alınmadan göz ardı edilecek küçük bir olay değildir. önlem alınan ülkelerde "kuduz", sorun olmaktan çıkmıştır.

İnsanlar "homo sapiens" ve köpekler "canis familiaris" arasındaki yakın ilişki çok eskillere gider. Kaynaklara göre insan, günümüzden on bin yıl kadar önce hayvanları evciltme aşamasına gelmiştir. Evcilleşen ilk hayvan türü köpektir. Evcil köpek, insanın en eski ve en sadık dostudur.

Ticari amaçla yapılan yığınsal köpek üretimi, tüm ülkelerde köpek sayısının artmasına yol açmıştır. Genişleyen pazarlama ağının da yardımı ile pek çok kişi, hiç fedakarlık yapmadan, kolayca köpek sahibi olmaktadır. Sonuçta sorumsuz köpek sahiplerinin sayısı artmış, sokak köpekleri sorunu ortaya çıkmıştır. Sokak köpekleri, özellikle çöp toplama sorununu çözememiş yerleşim merkezlerinde ve çevresinde, başıboş, sağlıksız, aç ve perişan dolaşan, kendi aralarında üreyip ---cög---alan sahipsiz hayvanlardır.

Sokak köpeği sorununun her ülkede çeşitli boyutlarda var olduğu söylenebilir. Ancak bu işin kontrolünü elde tutan ülkeler başarıyı, eğitim yaparak ve yasalar düzenleyerek elde etmiştir. Bu eğitim ve yasaların ana fikri, UNESCO tarafından 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'te yayınlanmış on dört maddelik "hayvan hakları evrensel bildirisi" içerisinde bulunmaktadır.

İşte söz konusu bildiriden birkaç madde:
Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olma hakkına sahiptir (1. madde).

Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir tür hayvan olan insan, öbür hayvanları yok edemez, haklarını ---cıg---neyerek onları sömüremez, bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların, insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakkı vardır (2. madde).

Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, onlara karşı acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa bu, bir anda acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır (3. madde).

İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar, doğal ömür uzunluklarına uygun sürede yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek, acımasız ve aşağılık bir davranıştır (6. madde).

Hayvanların korunmasını ve refahını savunan örgütler hükümet düzeyinde temsil edilmelidir (14. Madde)...

Farklı ülkelerde köpekler konusunda çıkarılan yasa ve yönetmelikler vardır.

Pek çok ülkede köpeklerin tasma numarası veya tetavür (dövme) ile kalıcı olarak işaretlenmesi, vesikalanması ve hayvanın çevrede başıboş bırakılmaması yasa gereğidir. Sorun karşısında hayvan sahibine, trafik suçlarında olduğu gibi para cezası verilmektedir. Amerika, Almanya ve Fransa bu uygulamanın öncülüğünü yapan ülkelerdir.

Kısırlaştırma kliniklerinin açılması ve kısırlaştırılmayan köpeklerden alınan vesika ücretinin yüksek tutulması, gereksiz üretimin kontrol edilmesini amaçlamaktadır. Köpeklerin kuduz hastalığına karşı gereği gibi aşılanmaları da pek çok ülkede yasa gereğidir.

Kısırlaştıma kliniklerinden ve vesika ücretlerinden sağlanan gelir, halk eğitimi için kaynak oluşturmaktadır.

Köpek çalmak, terk etmek, zehir veya silahla öldürmek pek çok ülkede ağır ceza gerektiren suçlardır.

Hasta, yaralı, yaşlı, istenmeyen ya da evsiz köpeklerin yok edilmesi (euthanasia) ancak dikkatli incelemelerden sonra, hayvan korkutulmadan ve uyutularak yapılabilmektedir. Hayvanların son dakikalarının acısız, korkusuz ve hoş geçmesi için özen gösterme konusunda hayvan uyutan görevlilerin eğitilmeleri, bazı ülkelerde yasa gereğidir.